-
1 çivi gibi olmak
ледене́ть, сты́нуть от хо́лода -
2 çivi
гво́здь (м)* * *çivi başı — шля́пка гвоздя́
çivi çakmak — вбива́ть гвоздь
••- çivi gibi olmakçivi çıkar, ama yeri kalır — посл. серде́чная ра́на зале́чивается, но не забыва́ется
- çivi kesmek
- çivi sokmak
- çivi sürmek
- çivi yukarı
См. также в других словарях:
çivi gibi olmak — (el veya ayak veya parmak) çok üşümek, donmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivi — is. 1) İki şeyi birbirine tutturmak için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh 2) Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum Birleşik Sözler çivi yazısı çiviyukarı çatal çivi tel çivi cam çivisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazı — 1. is., hlk. Düz yer, ova, kır Birleşik Sözler yazı yaban 2. is. 1) Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi Türklerde yazının kullanılması eskidir. 2) Alfabe Türk yazısı. Arap yazısı. Nota yazısı 3) Harfleri yazma biçimi İnci gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük